31 Temmuz 2018 Salı

İletişim

Bağdat Cd. 179/6 Kadıköy İstanbul
02163588808/05538061628

Hakkımda



1984 doğumlu Amber Dalmaz Urfalı, 2006 yılında Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümünü birincilikle tamamlayıp, "İhsan Doğramacı Üstün Başarı Ödülü"nü almaya hak kazanmıştır. Aynı üniversitenin "Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı"nı ise 2009 yılında kronik hastalıklar ve psikolojik sağlık konusundaki teziyle tamamlamıştır.

Yüksek Lisans ve sonrasında; Ankara'da çeşitli psikiyatri ve psikolojik danışma merkezleri ve kreşlerde Klinik Psikolog olarak çocuk, ergen ve yetişkinlerle çalışmış; bireysel terapilerin yanı sıra eğitim çalışmalarında da bulunmuştur. "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı"nın (UMAG) düzenlediği "İçimdeki Güneş Yaz Etkinlikleri" programında uzman psikolog olarak çalışmıştır.

2011 - 2012 yılları arasında "Başkent Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi"nde klinik psikolog olarak çalışmış, üniversite öğrencilerine bireysel danışmanlık vermiş, grup eğitimleri düzenlemiştir.

2012 - 2016 yılları arasında yine ergen ve genç yetişkinlerle çalışmış; bireysel terapilerin yanı sıra seminer ve eğitim çalışmalarında bulunmuştur.

"Türk Psikologlar Derneği" tarafından düzenlenen "Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Afet Sonrası Müdahale", gençlerin psikolojik değerlendirmesine dair WISC-R eğitimlerini almış; ek olarak "Projektif Testler Derneği"nden Uzm.Psk.Funda Akkapulu tarafından verilen "Çizimlerin Projektif Değerlendirilmesi Eğitimi"ni tamamlamıştır.

2010 - 2014 yılları arasında "Geştalt Terapi Derneği" Başkanı Prof.Dr.Ceylan Daş'ın verdiği 960 saatlik, amacı yetişkinlerle çalışmaya yönelik Geştalt terapistleri yetiştirmek olan eğitimin 600 saatlik kuramsal ve uygulamalı kısmını başarı ile tamamlamış olup, ek olarak kendi bireysel terapisinde 100 saati tamamlamakla birlikte süpervizyon ve bireysel terapi alma çalışmalarına devam etmektedir.

Aynı zamanda Prof.Dr.Ceylan Daş'ın devam ettirdiği yeni dönem eğitimlerde 2014 yılından bu yana kendisinin eğitim asistanlığını yapmaktadır.

2014 yılında "Gestalt Centre of London"da Jon Blend tarafından verilen "A Gestalt Therapy Approach to Working with Children and Adolescents" çalışma grubuna, 2017 yılında Dr.Felicia Carroll tarafından Varşova'da verilen "Advanced Worksop On Shame, Guilt and Integration" çalışma grubuna katılmış; Geştalt yaklaşımı ile ilgili  yurt dışındaki eğitimleri de takip etmektedir.

18 Temmuz 2014 Cuma

Psikoterapi ve Değişim

Aromaterapi, aquaterapi, fizyoterapi... Günlük yaşam içerisinde pek çok okuduğumuz tabela, denk geldiğimiz yazı ya da tanıtım içinde hep terapi geçiyor. Bir de psikoterapi var. Ne olduğu ve nasıl yaşandığı ile birçok insanın doğru/yanlış fikirlere sahip olduğu bir süreç...
integrative-psychotherapy-300x199Pek çok insan için psikoterapi alma fikri, hemen kendisini yakın hissedip bunun için harekete geçebileceği bir fikir olmuyor. “Konuşarak ne hallolabilir ki?"; “Her insan kendisinin psikoloğudur”; “Bana benden başka birisinin yardımı dokunamaz” gibi tepkiler belki de çoğu insan için çok tanıdık. Bazıları için, yaşamlarının önceki dönemlerinde yarar göremedikleri birtakım psikoterapi deneyimleri nedeniyle olumsuz fikirlere sahip olabiliyorlar.
Psikoterapi, tek çeşit ve sabit bir yaşantı değil. Yıllar içerisinde pek çok kuram, kendi bakış açısı içerisinde kendi terapi tarzını geliştirmiş. Hepsinin birbirine benzer ve birbirinden çok farklı özellikleri mevcut.
Peki “konuşarak iyileşme” gerçekten nasıl olabiliyor ? Son dönemde yapılan araştırmalar daha çok terapist ve danışan arasındaki güven ilişkisini konu alıyor. Terapistin ilgiyle dinlemesi, danışanı koşulsuz kabul etmesi, yargılamadan onun dünyasını anlamaya çalışması, sağlayabildiği eşlik “konuşuyor olmaktan” daha da öne çıkıyor. Yani, değişim üzerinde en başta etkili olan şey sözü edilen bu “özel” ilişki.  Bununla birlikte elbette ele alınan konulara dair, uygulanan teknikler, yeniden ve güven ortamında yaşanan duyguların yaşattığı farkındalıklar değişimin yadsınmaz bir parçası. Aslında, terapist ve danışan arasındaki ilişki temelinde, tüm süreç içerisindeki anlar değişime dair.
Enjoying the sun
Değişmek derken neyi elde etmek istiyor olduğumuzu bilmek de önemli. Alman yazar ve şair Herman Hesse, bir eserinde “ Sana içinde zaten varolandan farklı bir şey veremem; sana göstereceğim resim galerisi senin kendi ruhundan başka bir şey değildir.” der. Bu benim için psikoterapi dediğimiz yolculuğu anlatan en güzel sözlerden birisi. Bu yolculuk, her ne kadar bakış açılarına göre içeriği farklılaşsa da, özünde kişinin kendisindeki spontanlığa ulaşabilmesi ve kendisini gerçekleştirebilmesi olarak ifade edilebilir.  Yani kendi galerisindeki varolduğundan habersiz ya da varlığını bir şekilde unutmuş olduğu resimlerin tozlarını alıp onlara bakması, galerisindeki istemediği eserleri düzenleyerek rafa kaldırması, sergilemek istediklerini öne çıkarması, bazılarını dilediği zaman sergileme kararı alması diyebiliriz.
Değişim hep pozitif yaşantılarla gerçekleşmez. Doğumumuzdan itibaren oluşturmaya başladığımız "resimler" ne yazık ki hep istediğimiz renkleri kullanarak, istediğimiz şekilde tamamladıklarımız değil. Söz konusu resimlerle ilgili olumsuz tüm duygularımızı hakkını vererek yaşayabilmek, değişimi mümkün kılar. Dolayısıyla, bir galeriyi tam anlamıyla "görebilmek", zaman, emek, enerji ve sorumluluğu beraberinde getirir. Bu yolculukta, değişimin sorumluluğunu almak, insanın kendisini çekiştirmeden, kendisine yetecek zamanı tanıması ve bunun için çaba gösterebilmesidir.
Sonuç olarak, psikoterapi sürecinde her danışan kendi sahip olduğu ve sadece kendisine özel olan galerisini farklı bir şekilde düzenleyecektir. Terapistin amacı ise, danışanın içindekileri fark etmesi, yeniden düzenlemesi ve sahiplenebilmesi için ona ışık tutmak. Çünkü her insan, doğuştan varolan bir büyüme ve gelişme potansiyeline zaten kendiliğinden sahiptir. Psikoterapi süreci sayesinde danışan, terapistin kendisine tuttuğu ışık vasıtasıyla kendisine koyduğu engelleri kaldırıp varolan ihtiyaçlarını daha sağlıklı bir şekilde karşılayabilir.